22 Eylül 2025 - 05:39
GÜNCEL KURLAR
🇺🇸USD: 41,3706 ₺ 🇪🇺EUR: 48,6491 ₺ 🥇GRAM ALTIN: 2.726,69 ₺ BTC: 4.733.225 ₺ 🇺🇸USD: 41,3706 ₺ 🇪🇺EUR: 48,6491 ₺ 🥇GRAM ALTIN: 2.726,69 ₺ BTC: 4.733.225 ₺ 🇺🇸USD: 41,3706 ₺ 🇪🇺EUR: 48,6491 ₺ 🥇GRAM ALTIN: 2.726,69 ₺ BTC: 4.733.225 ₺
Özel Eğitim Konusunda Önemli Stratejiler ve Türkiye Üzerine Bir Bakış
Köşe Yazısı

Özel Eğitim Konusunda Önemli Stratejiler ve Türkiye Üzerine Bir Bakış

01.04.2025 11:00
Doç.Dr.Hatice Tezer ASAN

Türkiye'de özel gereksinimli bireylerin istatistiksel görünümü ve süreç içinde ev ödevlerimiz

Bu köşe yazısını paylaş:

Özel eğitim, insanın gelişimine daha geniş bir kavramsallaştırma olanağı sağlayarak mevcut insan ve eğitim algıları ve uygulamalarını, “normal” olarak standartize edilen sınırların içinden çıkararak yerine “özel gereksinim” ifadelerini koymuştur. Zira “anormal” gelişme tanımı, sınırlayıcı bir anlayışla dışlayıcı ve gruplandırıcı pratikleri beraberinde getirirken; özel eğitim, o birey için hangi anlayışın, hangi öğrenmenin daha fazla fayda sağlayacağının izini sürmektedir. Bu bireyin dönüşümü ve değişimine fırsat veren bir süreç sağlamakta ve bu süreç, sosyal hayatın doğal akışına uygun olarak inşa edilmektedir. Özel eğitim aynı zamanda eğitimciyi de engelli ve duygusal olarak sıkıntılar yaşayan öğrencilere yönelik özgün öğretim stratejilerini kullanmaya yönelterek, bu öğrencilerin öğrenme sürecinde yaşadıkları hayal kırıklığı, öfke ve motivasyon eksikliklerini önlemeleri yönünde eğitim fırsatları sunmalarını sağlamaktadır.

 

Özel eğitim, gelişimsel süreçlere önem veren bir anlayış üzerine şekillenmektedir.  Bu “özel” kavramının içeriğine öznellik ve çokluğun tanınmasını mümkün kılacak bir anlayış eşliğinde, insanı hem kişisel hem de sosyal yaşamda mutlu ve başarılı kılacak pedagojik uygulamaları yerleştirmektedir. Bu da ancak bireyselleştirilmiş, öğrenci merkezli bir ortamda, tüm engeller ya da farklılıkların öğrenmenin ve gelişimin bir parçası haline getirilmesi ile mümkün olabilmektedir. Keza, özel gereksinimli öğrencilerin zihinsel cesaretlendirmeye ve desteğe ihtiyaçları vardır. Ancak bu cesaretlendirme ve destek için yetersizliklere sahip bireyler, tanısı olmayan diğer akranlarından farklı yöntem ve eğitim uygulamalara ihtiyaç duymaktadırlar.

 

Öte yandan özel eğitim, farklılıklara ya da yetersizliklere sahip öğrencilerin tanısı olmayan akranlarından ayrıştırılmaları, yalıtılmış eğitim ortamlarında küçük gruplar haline eğitim görmeleri anlamını içermemektedir. Tam aksine özel eğitim özel gereksinimli öğrenciler için kapsayıcı, bütünleştirici kaynaştırma uygulamalarına öncelik vermektedir. Bu nedenle de özel eğitim gereksinimli öğrencilerin akranları ile genel sınıflara dahil edilmeleri uzun yıllar üzerinde durulan ve tartışılan bir konu olmuştur. Kaynaştırma eğitimi, yetersizliklere sahip öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerinden bağımsız olarak okul topluluğunun bir parçası olması üzerine kuruludur. Sınırların son hızla kaybolduğu ve iletişimin, erişimin kolay hale geldiği günümüz dünyasında farklılıkların ötelenmemesi ve tüm renkleri ile zengin, barışçıl, birlikte yaşama pratiklerinin mümkün hale geldiği bir dünyaya gereksinim vardır. İşte böyle bir dünyada yetersizlik ve engele sahip olan öğrencilerin olanaklar yaratılarak farklı kurumlara yerleştirilmesine gerek duyulmaması ve kapsayıcı eğitime dahil edilmeleri daha fazla önem taşır hale gelmiştir.

 

Özel gereksinimli öğrencilerin genel eğitime dahil edilmeleri pek çok ülkede yasal zorunluluk halindedir. Günümüz dünyasında pek çok ülkede eğitim kurumlarının nihai amacı, farklılıkları ile tüm öğrencilere, herkesin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen ve bunun içinde mümkün olduğunca en az kısıtlayıcı düzenlemelere sahip sınıfları yaratmak olmaktadır. Nitekim kapsayıcı eğitim, bütünleştirme ve kaynaştırma anlayışı ile tüm farklılıkları ile öğrencilerin birlikte olmaları, birlikte yaşama pratiklerine sahip olmalarını hedefleyen uygulamalar, yalnızca özel gereksinimli çocuklar için gerekli ve faydalı olarak görülmemelidir. Aksine tanısı olsun ya da olmasın, yetersizliğe sahip olsun ya da olmasın tüm öğrencilere empatik, hoşgörülü, demokratik, karşılıklı saygı ve kabul etme pratiklerini içeren prensipler ile ideallerin kazandırılması için de özel eğitimin kapsayıcı eğitim değerlerine ihtiyacımız vardır.

 

Türkiye’de Özel Eğitim İstatistikleri

 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı engelli bireylere ilişkin istatistiki bilgilere göre, özel eğitim hizmeti alanların sayısı 2012-2013 yıllarında 220.649, 2013-2014 yıllarında ise 242.716 kişi olmuştur. Bu sayı 2014-2015 yılları arasında 259.282 iken 2015-2016 eğitim döneminde 288.489 olmuştur. 2016-2017 yılında özel eğitim hizmeti alanların sayısı 333.598’dir. Bu rakam 2019 yılı itibariyle 353.610 ve 2024 verileriyle 559.725 olmuştur. 2017-2018 öğretim yılı dikkate alındığında 2024 verilerine yansıyan rakamlara göre Türkiye’de özel eğitim alan öğrencilerin % 76’sı (426.990 öğrenci) kaynaştırma eğitiminde, %13’ü özel eğitim sınıflarında ve %14,1’i ise özel eğitim okullarında eğitim görmektedirler(https://www.ailevecalisma.gov.tr/media/6598/bulten_may%C4%B1s20240624-1.pdf).

 

Milli Eğitim Bakanlığı 2023-2024 verilerine göre özel gereksinimli öğrenciler ile bu öğrencilerin eğitim gördükleri okul ve sınıf sayıları şu şekildedir:

 

 

Öğrenci Sayısı

Öğretmen

Derslik

Toplam

Erkek

Kız

Toplam

Erkek

Kadın

Özel Eğitim Örgün Eğitim Toplamı

559.725

352.773

206.952

20.030

8.593

11.437

 

12.290

Özel Eğitim Okulu Bünyesindeki Anasınıfları

1.251

851

400

270

30

240

 

405

Kaynaştırma Eğitimi (Okulöncesi)

1.305

828

477

-

-

-

 

-

İlkokul (İşitme Engelliler)

726

439

287

203

81

122

 

275

Ortaokul (İşitme Engelliler)

1.068

640

428

458

245

213

 

299

İlkokul (Görme Engelliler)

431

228

203

165

58

107

 

164

Ortaokul (Görme Engelliler)

515

289

226

305

171

134

 

225

İlkokul (Bedensel Engelliler)

228

127

101

37

3

34

 

52

Ortaokul (Bedensel Engelliler)

309

171

138

55

13

42

 

25

İlkokul (Hafif Düzeyde Zihinsel Engelliler)

 

1.066

 

680

 

386

 

230

 

62

 

168

 

207

Ortaokul (Hafif Düzeyde Zihinsel Engelliler

 

1.368

 

877

 

491

 

558

 

247

 

311

 

40

Özel Eğitim Uygulama Merkezi (I. Kademe

 

12.584

 

8.414

 

4.170

 

2.744

 

1.213

 

1.531

 

4.500

Özel Eğitim Uygulama Merkezi (II. Kademe)

 

11.631

 

7.826

 

3.805

 

3.819

 

1.808

 

2.011

 

451

Özel (Özel) Eğitim İlkokulu

 

65

 

46

 

19

 

216

 

33

 

183

 

219

Özel (Özel) Eğitim Ortaokulu

 

51

 

33

 

18

 

14

 

3

 

11

 

25

Özel Eğitim Sınıfı (İlkokul)

 

36.330

 

24.631

 

11.699

 

-

 

-

 

-

 

-

Özel Eğitim Sınıfı (Ortaokul)

 

30.425

 

19.729

 

10.696

 

-

 

-

 

-

 

-

Kaynaştırma Eğitimi (İlkokul)

 

164.815

 

102.888

 

61.927

 

-

 

-

 

-

 

-

Kaynaştırma Eğitimi (Ortaokul)

 

179.503

 

112.377

 

67.126

 

-

 

-

 

-

 

-

Özel Eğitim Meslek Lisesi (Ortopedik Engelliler)

 

51

 

35

 

16

 

28

 

13

 

15

 

25

Özel Eğitim Meslek Lisesi (İşitme Engelliler)

 

888

 

551

 

337

 

490

 

273

 

217

 

274

Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi (III.Kademe)

 

12.163

 

7.761

 

4.402

 

4.730

 

2.217

 

2.513

 

2.077

Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi (Görme Engelliler III. Kademe

 

31

 

22

 

9

 

22

 

7

 

15

 

11

Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi (Zihinsel Engelliler III. Kademe)

 

13.489

 

8.549

 

4.940

 

4.199

 

1.894

 

2.305

 

1.657

Kaynaştırma Eğitimi (Ortaöğretim)

 

81.367

 

49.172

 

32.195

 

 

 

 

https://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2024_10/11230736_meb_istatistikleri_orgun_egitim_2023_2024.pdf

 

2024 yılı verilerine göre ise özel eğitime yönelik hizmet veren eğitim kurumları ile özel gereksinimli bireyleri inceleyip tanılayan ve tanısına göre eğitim kurumlarına yerleştirilmelerini düzenleyen Rehberlik ve Araştırma Merkezleri istatistikleri ise şu şekildedir:

 

OKUL TÜRÜ

OKUL SAYISI

Araştırma Geliştirme Eğitim ve Uygulama Merkezi Lisesi-Özel Yetenek

1

Araştırma Geliştirme Eğitim ve Uygulama Merkezi Ortaokulu-Özel Yetenek

1

İlkokul (Görme Engelliler)

18

İlkokul (Hafif Düzeyde Zihinsel Engelliler)

31

İlkokul (İşitme Engelliler)

32

İlkokul(Bedensel Engelliler)

2

Ortaokul (Görme Engelliler)

18

Ortaokul (Hafif Düzeyde Zihinsel Engelliler)

35

Ortaokul (İşitme Engelliler)

32

Ortaokul(Bedensel Engelliler)

2

Özel Eğitim Anaokulu

340

Özel Eğitim Meslek Lisesi(Bedensel Engelliler)

1

Özel Eğitim Meslek Lisesi(İşitme Engelliler)

21

Özel Eğitim Meslek Okulu (Görme Engelliler)

2

Özel Eğitim Meslek Okulu (Zihinsel Engelliler)

188

Özel Eğitim Uygulama Okulu ( III. Kademe)

320

Özel Eğitim Uygulama Okulu (I. Kademe)

407

Özel Eğitim Uygulama Okulu (II. Kademe)

403

Rehberlik ve Araştırma Merkezi

297

Üstün veya Özel Yetenekliler (Bilsem)

392

http://orgm.meb.gov.tr/#prettyPhoto/1/

 

Türkiye genelinde engelli bireylerin il bazında dağılımını tahmin eden son araştırma, 2021 Nüfus ve Konut Araştırması’dır. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, en az bir engeli olan (3 ve daha yukarı yaş) nüfusun oranı %6,9 (4.882.841 kişi)’dur. Erkeklerde %5,9 olan bu oran kadınlarda %7,9’dur. (https://eyh.aile.gov.tr/engelli-ve-yasli-bireylere-iliskin-istatistiki-bilgiler).

 

Araştırmalara göre Türkiye’de özel gereksinimli bireylerin yaşadıkları sorunlar ve toplumsal kabulde karşılaştıkları sıkıntılar, onların ailelerini de etkilemektedir. Sağlıklı bir çocuğa sahip olma umuduyla çocuk sahibi olma sürecini geçiren aileler, tüm engel gruplarında engelli bir çocuğa sahip oldukları gerçeği karşısında şok ile başlayan duygusal ve psikolojik süreçleri geçirmektedirler. Aileler genelde çocuklarının özel gereksinimli olması gerçeğini kabul etmekte zorlanmaktadırlar.

 

Özel gereksinimli bir çocukla yaşamak, ailenin tüm bireylerini sosyal, psikolojik ve ekonomik açılardan etkileyen bir durumdur. Aile bireyleri genellikle bu durumu kabul etmekte zorlanmakta; bu da tüm aile bireylerinde stres ve gerilimi beslemektedir.  Engel durumunun ortaya çıkardığı tüm zorluklar, aile bireylerinin kendilerine, çocuğa, sosyal çevreye bakış açılarında değişikliklere neden olabilmektedir. Özel gereksinimli çocuğun gereksinimlerinin karşılanması noktasında da aile bireyleri endişe ve gerilim yaşamaktadırlar. Özel gereksinimli çocuk, aile bireylerine daha fazla sorumluluk anlamına da gelmektedir. Aile bireyleri kişisel yaşamlarından ödün vermek zorunda kalmaktadırlar. Anne ve babanın üzerine yüklenen bakım, ilgi ve koruma yükümlülüğü diğer çocuklarla ebeveynler arasındaki ilişkileri de olumsuz etkileyebilmektedir. Özel gereksinimli bireylerin ve ailelerinin, aile içinde, kişisel ilişkilerde ve sosyal yaşamda karşılaştıkları zorluk ve sıkıntılar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hala çözülmemiş bir sorun olarak devam etmektedir.

 

Ülkemizde engelli çocuklar ve aileleri için hem sosyal hem de eğitim merkezli kolaylaştırıcı çalışmalar yeterli düzeyde değildir. Bu durumdaki çocuklar ve aileleri genellikle yalıtılmış bir iletişim ağı içine hapsolmakta, anlaşılamadıkları, değer görmedikleri algısıyla boğuşmaktadırlar. Otizm, bedensel, görme, işitme ya da zihinsel engel gruplarındaki bireylerin sosyalleşmelerine yardımcı olacak toplumsal çalışmalar ihtiyacı tam olarak karşılayamamaktadır.

 

Özel eğitim kurum ve sınıflarının her il ve ilçede arttırılması, eğitim seviyelerinin yükseltilmesi, özel eğitimci sayısının arttırılması gerekmektedir. Öte yandan ülkemizde eğitimci açığından dolayı özel eğitim kurumu ve sınıflarında hiçbir özel eğitim diploması ya da sertifikası olmayan ücretli öğretmen istihdamı yapılmaktadır. Özel eğitim lisans programından mezun öğretmenlerin ataması yapılmamakta, bu öğretmenlerin yerine ücretli ve farklı alan mezunu (hatta eğitim fakültesi mezunu dahi olmayan) gençler görevlendirilmektedir. Kadrolu bir öğretmenin üçte biri kadar ödeme yapılan ücretli öğretmenler üzerinden devlet ucuz iş gücü sağlamaya çalışmakta, bu konumdaki öğretmenlere sigortaları da girdikleri ders üzerinden yatırılmaktadır. Dolayısıyla mevsimlik işçi gibi bu öğretmenler tatil günlerinde veya derse giremediklerinde ücret de dahil hiçbir özlük hakkı alamamakta, hatta talep dahi edememektedirler. Öğretmen-öğrenci uyumunun daha uzun süre içinde gerçekleştiği özel eğitimde bu durum sürekli olarak öğretmen sirkülasyonuna ve alan bilgisine sahip olmayan bireylerin görevlendirilmesiyle eğitim, zaman geçirme uğraşısına dönmektedir.

 

Özel çocukların aileleri son derece yalnızdırlar. Bakanlık veya valiliklerce organize edilecek etkinliklerle engele sahip çocukların ve ailelerinin bir araya getirilerek kaynaştırılması, ortak etkinliklerle sosyal iletişime teşvik edilmeleri yararlı olacaktır. Hiçbir engeli olmayan çocuklara ve gençlere engelli bireylerle bir arada yaşama ve onlara saygı duyarak paylaşıma açık olma bilinci eğitim aracılığı ile verilmelidir. Engelli çocuklara sahip ailelere yine belediyeler ya da valiliklerce psikolojik danışma merkezleri kurulması, psikolojik destek verilmesi yararlı olacaktır.

 

Tüm özel gereksinimli çocuk ya da çocuklara sahip olan ebeveynlerin çeşitli zorluklarla baş başa kaldıkları, yalnızlaştıkları ve çoğunlukla çocuklarına ihtiyaçları olan psikolojik desteği verme hususunda motivasyon kaybı yaşadıkları görülmektedir. Öte yandan aileler çocuklarının eğitimine katkı sağlama hususunda olduğu kadar engel durumlarının getirdiği sorunlara karşı çocukları ile ne yapacaklarını bilemedikleri tespit edilmiştir. Özel gereksinimli bir çocuğa sahip anne-babalar bu süreçte çoğunlukla yalnız kaldıklarını, sosyal yaşamdan soyutlandıklarını, kişisel aktivitelere çocuklarının bakımından dolayı zaman ayıramadıklarını belirtmektedirler. Ailelerin bu sorunlardan dolayı ailevi ve kişisel sorunlarla boğuştukları görülmektedir. Ailelerin çocuklarına faydalı olmaları için ve aynı zamanda kişisel psikolojik sağlıkları için desteğe ihtiyaçları vardır.

 

Özel eğitime ilişkin daha fazla bilgilendirme, destek ve rehabilitasyon programları özel gereksinimli çocukların aileleri için büyük önem arz etmektedir. Zira, özel eğitim, bakım, sosyal destek ve benzeri her alanda engelli çocuğa bağlı gereksinimler, anne ve babanın yaşının ilerlemesiyle azalmamaktadır.  Yeterli sosyal desteği göremeyen aileler psikolojik olarak dayanıksızlaşmakta, sorumlulukları artmakta ve kısıtlanmaktadırlar. Araştırmalara göre ailelerin eğitim düzeyleri arttıkça, psikolojik dayanıklılıkları artmakta ve aile yükleri azalmaktadır. Özel gereksinimli bir birey, sadece anne babasının değil diğer kardeşlerinin de üzerinde sosyal ve psikolojik etkiler yaratabilmektedir. Özel gereksinimli bir kardeşe sahip olan bireylerin de en az anne babaları kadar desteğe ihtiyaç duydukları görülmektedir.

 

Özel gereksinimli öğrencilere yönelik eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin nitelik ve nicelik olarak arttırılması gerekmekte; eğitimin okul öncesinden yükseköğretime kadar her kademede desteklenmesi önem arz etmektedir. Aynı zamanda bu alanda eğitim veren eğitimcilerin sorunlarının tespit edilmesi, giderilmesi ve alana ilişkin uzmanlıklarının süreklilik arz eden bir şekilde artmasına hizmet edecek imkânlar ve destek hizmetler sunulması son derece önem taşımaktadır.

 

Unutmamalıyız ki toplum dediğimiz sosyal yapı, birbirini tamamlayan hücrelerden oluşan eşsiz bir organizmadır. Toplumun bir kesiminin ihtiyaçlarının görmezden gelinmesi ya da geçiştirilmesi, toplumun bir bütün olarak sakatlanmasına neden olacaktır.  Hatırlamalıyız ki; Engelleri aşacaksak, Birlikte başaracağız!         

Yayınlanma: 01.04.2025 11:00