Çanakkale Savaşı'da kaybettiğimiz Aziz Şehitlerimize Saygıyla
Dursun arkadaşı Temel’e; “Ula Temel!” demiş “Penum dedem şehit düşmeden önce tam üç savaşa katilmuş. Kaçincu savaşında öldiğuni pilursen akşam sana mükellef bir yemek ısmarlayacağum!”
“Nereden pileyum da!” demiş Temel
“Pileysun ki tarih pilgim çok zayiftur.”
Evet, tarih bilgisinin zayıf olması Temel’e olduğu gibi milletlere de çok şey kaybettirir. Yani tarih önemli bir bilimdir ve bugün de bizim için çok önemli bir tarih; 18 Mart Çanakkale Zaferi Ve Şehitleri Anma günü.
Tarihin Babası Heredot;
“Bir kentin tarihini şairler ve müzisyenler yaratır. Tarihçiler onu kaleme alır kayda geçirirler!” demiş.
Heredot’u haklı çıkarmak ister gibi, 18 Mart Zaferimizi ve şehitlerimizi de şu güzel mısralarla taçlandırmış büyük şair Mehmet Akif Ersoy;
“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.”
Kastamonulu ozan, İhsan Ozanoğlu müziğe dökmüş Çanakkale Zaferimizi, güzel ezgisine yerleştirdiği şu mısralarla;
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya tarih sahnesinde ilk kez görünür hale geldiği bir büyük zaferdir Çanakkale. O’nun, savaşın en zor anında söylediği;
“Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir!” sözleri, zaferin büyüklüğünü silinmez bir şekilde işlemiştir aklımıza ve yüreğimize.
Ve savaşın en zor anında bile göstermiştir Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sanata ve sanatçıya verdiği önemi.
Kısa süreli ateşkeslerde, siperleri dolaşır Mustafa Kemal, askerlerine moral vermek için. Bir gün bakar ki siperin duvarlarında çok güzel el yazısıyla yazılmış ayetler var. Çağırtır bu yazıyı yazan askeri ve sorar; “Sen nerelisin?”
İstanbulluyum, der genç asker.
“Senin askerlik görevin bitti!” der Mustafa Kemal “Yarın İstanbul’a döneceksin!”
Dönmek istemez genç asker. Ta ki, Mustafa Kemal’in savaşın en zor anında söylediği şu sözlere kadar; “Bu millet vatanını kurtarmak için kurşun sıkacak elleri her zaman bağrından çıkarır ama bu güzel yazıları yazacak sanatçı elleri her zaman çıkaramaz. Senin, bundan sonra vatanına ve milletine hizmetin bu sanatı sürdürmekle olacaktır!”
İşte bu sözler, dünya çapında bir Hat Sanatçısı olan Macit Ayral’ı kazandırır sanat dünyasına.
Yurdumuza işgale gelen, Anzakların annelerine yazdığı mektuptaki şu sözlerde de görürüz Atatürk’ün insan sevgisini;
“Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
Daha savaş sırasında gösterdiği bu davranışlar ortaya koyar Atatürk’ün; Kurduğu Türkiye Cumhuriyetini, Yurtta barış, Dünyada barış, esasına göre şekillendireceği, bilimle güçlendirip, sanatla güzelleştireceği.
Onun için söylerim hep; Tarihe dayalı senaryo yazılabilir ama senaryoya dayalı tarih yazılamaz!
Bütün dünya tarihi diyor ki;
Bu vatanın bir tek kurtarıcısı, bu cumhuriyetin bir tek kurucusu vardır,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk!
Bu vatanı kurtarmış, bu cumhuriyeti kurmuş bir insan olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmek için bir parça kalp sahibi olmak yeter.
Ama Atatürkçülük yürek işidir, Atatürkçü olmak yürek ister.
Bu vatanı dün Atatürk kurtarmıştı,
bugün içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtaracak olan da ATATÜRKÇÜLÜKTÜR!
Tüm şehitlerimizin ruhları şad,
Çanakkale Zaferimiz kutlu,
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun!
Sevgi ve saygılarımla...