22 Eylül 2025 - 04:05
GÜNCEL KURLAR
🇺🇸USD: 41,3706 ₺ 🇪🇺EUR: 48,6491 ₺ 🥇GRAM ALTIN: 2.726,69 ₺ BTC: 4.736.862 ₺ 🇺🇸USD: 41,3706 ₺ 🇪🇺EUR: 48,6491 ₺ 🥇GRAM ALTIN: 2.726,69 ₺ BTC: 4.736.862 ₺ 🇺🇸USD: 41,3706 ₺ 🇪🇺EUR: 48,6491 ₺ 🥇GRAM ALTIN: 2.726,69 ₺ BTC: 4.736.862 ₺
Veli AĞBABA ile Meclis Gündemi 
Röportaj

Veli AĞBABA ile Meclis Gündemi 

10.03.2025 11:38
Doç.Dr. Mustafa AYDEMİR

CHP Malatya Milletvekili Veli AĞBABA ile Meclis Gündemi 

Bu röportajı paylaş:

Türkiye son yıllarda AB, ABD ve Ortadoğu denkleminde pozisyon alma çabasında bulunurken; ekonomik sorunlar ve artan seçmen baskısı karşısında ciddi düzeyde ikilem içerisinde yol bulmaya çalışıyor. Ukrayna Savaşı, Suriye Krizi, Ege Sorunu, ABD seçimleri ve son olarak İsrail’in Ortadoğu’da yayılmacı politikaları nedeniyle artan otorite kriziyle de mücadele etmek zorunda. Türkiye hem iç hem de dış politikada kritik bir dönemden geçerken, Dünya da benzer şekilde önemli değişimlere tanıklık ediyor.

 

Bu karmaşık ve dinamik ortamda, siyasetin nabzını tutan ve halkın sesi olan milletvekilleri, önemli bir rol üstleniyor. Bugün, TürkGlobalMedia olarak, CHP Malatya Milletvekili Sayın Veli AĞBABA ile bir araya geliyoruz. Türkiye ve dünya gündemini mercek altına alacağımız bu özel röportajda, Sayın Milletvekilinin görüşlerini, değerlendirmelerini ve çözüm önerilerini konuşacağız.

 

Sayın AĞBABA, yoğun gündem içerisinde değerli vaktinizi ayırdınız öncelikle bu konuda teşekkür ediyoruz. Son dönemde Santorini kriziyle gündemdeki yerini koruyan deprem karşısında Türkiye yakın dönemde ülke çok ciddi risk altında. 6 Şubat depreminin üzerinden iki yıl geçti. Sizce hükümetin afet yönetimi, depremzedelere sağlanan destek ve kentsel dönüşüm politikaları yeterli oldu mu? Deprem bölgesi ve ilgili süreci yakından takip eden bir vekilimiz olarak bu süreçle ilgili değerlendirmeleriniz nelerdir?

 

 

Veli AĞBABA: Malatya örneğinden yola çıkarak bu sorunuza cevap vermek istiyorum. Malatya ve Elazığ Merkezli 2020 yılında bir deprem oldu. Depremde Malatya’nın iç kesimlerini de etkilendi. Sonra 6 Şubat depremi oldu. 6 Şubat depreminde de iktidarın bu konuyu ciddi yönetemediği ortaya çıktı. Şöyle ki eğer 2020 depremindeki uyarıları, depremin uyarısını hükümet ciddiye alsaydı, binaların denetimini yapabilmiş olsaydı Malatya’da da bu kadar yıkım olmazdı. Maalesef uyarıyı ciddiye almadılar. Ağır hasarlı binaları az hasarlıya çevirdiler. Kağıt üzerinde çevirme ile bina sağlamlaşmıyor. Ciddi hatalar oldu.

 

Deprem Türkiye’nin bir gerçeği. Depremle ilgili hem İstanbul hem de İzmir’de önlem alınmadı. İzmir’de bir deprem bölgesi. 30 Ekim 2020 depremiyle İzmir’de de deprem bir uyarıda bulundu. Hem yerel yönetimlerin hem de iktidarın bu konuyu ciddiye alması lazım. İzmir, İstanbul deprem bölgesi. Bu konuda çok hızlı bir şekilde önce binaların kontrol edilmesi lazım. Sonra da bu binalar depremde yıkılacaksa buralar hızlı bir şekilde boşaltılıp yıkılması lazım. İzmir’de kentsel dönüşüm en zayıf ilerlediği illerden birisi. İktidar kentsel dönüşüm konusunda Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin önünü açmıyor. 1999 yılından beri toplanan deprem vergileri de amacına uygun kullanılmıyor. Kısaca hükümet hem deprem sürecini iyi yönetemedi hem de Türkiye’nin deprem ülkesi olması gerçeğiyle yüzleşemedi. Bu konuda hem yerel yönetimler hem de iktidarın tedbir alması lazım.  Depremin bir başka boyutu da Deprem oluyor. İnsanlar baş sağlığı diliyor.

 

Türkiye ayağa kalkıyor. Yardım gönderiyor ama bir tane kamu görevlisi ceza almıyor. Bu da önemli bir durum. Bir tane kamu görevlisi ceza almıyor. Eğer ceza alsalar imar ruhsatı veren belediye de Çevre şehircilik çalışanları da bu konuda daha dikkatli olur. Ama maalesef deprem yaşandığı şehirlerde ciddiye alınmıyor. Sonrasında da salınıyor. Böyle bir konuyla da hükümet ilgilenmiyor, dikkate almıyor.

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için hem halk ve hem de parti içerisinde büyük bir destek var. Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve ön seçim ile birlikte erken seçim tartışmaları da yeniden gündemde. Sizce mevcut siyasi ve ekonomik konjonktürde erken seçim olasılığı nedir? Muhalefet olarak son dönemde yaratılan delege krizi bir de son dönemde ortaya çıkan diploma skandalıyla ilgili olarak parti ve kişisel olarak düşünceleriniz nelerdir?

 

Veli AĞBABA: Cumhuriyet halk Partisi Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ilk kez önseçim ile adayını belirliyor. Partimiz ve Genel Başkanımız da erken seçim istiyor. Erken seçim istiyorsak adayımızı da erkenden tespit etmemiz lazım. Aday tartışmasına da son vermemiz lazım. Maalesef bütün medya sanki Cumhuriyet Halk Partisinde aday krizi varmış gibi akşama kadar bunu tartışıyor. Adaylık krizi olan parti Ak Parti. Ak Parti’de henüz aday belli değil. Cumhurbaşkanı 3.kez aday olamıyor. Tartışılması gereken nokta bu.

 

Cumhuriyet Halk Partisi 23 Mart’tan itibaren hem bu tartışmaya son verecek hem de erken bir kampanya ile 6’lı masa ile yaşamış olduğumuz travmayı da yaşamayacağız. Çünkü aylarca yıllarca aday kim olacak tartışması yapıldı. Sonrasında masa yıkıldı. Sonra tekrar birleşti ama oda Türkiye’nin geleceğini yok etti. Böyle bir travma yaşamamak içinde ön seçim kararı alındı. Doğru bir karar. 23 Mart’ta bunu büyük bir coşku ve kampanya ile yönetecek partimiz.

 

Son günlerde Sayın Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili bir gündem var. Bu Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olması için anayasa değişikliği yapılması adına “Gelin orta yol bulalım” gibi bir süreç olabilir mi? Bu konudaki görüşünüz nedir?

 

Veli AĞBABA: Ben zannetmiyorum. Partimize bir müdahale var. Hem bu kayyım tartışması hem de Ekrem Bey’in diploması gibi. Herhalde bu iş ilkokul diplomasına kadar sorgulanacak. Fakat bu tartışmalar bizleri güçlendiriyor onu söyleyelim. Parti içine de bir müdahalede bulunmaya çalışıyorlar. İşte şaibeli kurultay diyerek, parti içinde sanki bir şaibe olmuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Tüm Türkiye’nin önünde bunlar yaşandı. Fakat herşey kuralında devam etti. Mahalle delegesi, ilçe delegesi, il delegesi seçildi ve sonunda da kurultay yapıldı. Özgür Özel aday olduğu zaman sonuçta genel merkez süreci yönetti. Kemal Bey daha güçlü gözüküyordu ama değişim oldu.

 

Bu değişimi sadece delegeler sağlamadı. Bu değişimi halk sağladı. Millet sağladı. Çünkü hatırlarsanız o dönemde Cumhuriyet Halk Partisini oyu ciddi bir şekilde düşmüştü. Müthiş bir değişim talebi vardı. O değişim talebi sonucunda Özgür Bey aday oldu. Değişim tüm milletin desteğiyle oldu. Delege berbere gidiyor bakkala gidiyor ve herkesten değişim talebini duyuyor. Delege bu şekilde etkileniyor ve değişim kaçınılmaz oluyor.

 

Ekonomik kriz derinleşirken, hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarının toplum üzerindeki etkisini nasıl yorumluyorsunuz? Bu krizden çıkış için muhalefet nasıl bir yol haritası sunmaktadır?

 

Veli AĞBABA: Toplum nasıl etkilendi bu ekonomik krizden? Fakir daha fakir oluyor yoksullaşıyor. Zengin daha da zenginleşiyor. Türkiye’nin %5 ‘i Hollanda gibi İsveç gibi yaşıyor. %80 ‘i Bangladeş gibi Hindistan’daki varoş semtler gibi yaşıyor. 20 milyon insan şu anda sosyal yardımlara muhtaç yaşıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının verilerine göre 20 Milyon kişi sosyal yardım almadan hayatını sürdüremiyor. Burada tabi Türkiye’nin çok büyük kamu kaynakları yandaşlara aktarılmaya devam ediyor. Maalesef, 2018’de fiili olarak başlayan tek adam sistemi bunun aslında sebebi. Bu durumu çözmek için öncelikle bu tek adam sistemini değiştirmek gerekiyor.

 

Denetlemenin olduğu yargının bağımsız olduğu bir ülke yaratmak lazım. TÜSİAD başkanın polis eşliğinde gözaltına alındığı bir ortamda kimse ülkeye yatırımda yapmaz. Bu çöküntüde devam eder. Maalesef hem dünyada 5. En yüksek enflasyona sahip olması hem de dünyada en yüksek faize sahip olması yoksulluğu da ekonomik çöküntüyü de arttırır. Ülke bir an önce bu anlayıştan kurtulmak zorunda. Çünkü dünya güven duysun. Hem ekonomiye hem demokrasiye güven duysun. Maalesef demokraside askıya alındı. Diktatörlüğün olduğu bir ortamda bu ülkenin de düzelmesi mümkün değil.

 

TÜSİAD yönetimine yönelik gözaltılar ve iş dünyasına yönelik baskılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin demokratikleşmesi ve hukuk devleti ilkesinin güçlenmesi için nasıl bir ekonomik yönetim anlayışına ihtiyaç var?

 

Veli AĞBABA: Türkiye’de bir faşizm var. Sivil topluma bir mesaj veriliyor Osman Kavala üzerinden. İş dünyasına mesaj veriliyor TÜSİAD üzerinden. Sanatçılara mesaj veriliyor. Hala gezi üzerinden tutuklamalar yapılıyor. Türkiye’de bir faşizm var. Ak Parti ve MHP’ye oy verenlerde dahil. Ülkede yargı bağımsızlığının olmadığını %82 ifade ediyor. Anketlerde %82 bu ülkede yargı bağımsızlığı yok diyor. Ülkede yargı bağımsızlığını sağlamak lazım. Güçler ayrılığı ilkesine oturtmak lazım. Yasama, Yürütme ve Yargı’nın tam birbirinden bağımsız olması lazım.

 

Belediyelere yönelik merkezi yönetimin yaptırımları hakkında ne düşünüyorsunuz? Muhalefet partilerine ait belediyelerin karşılaştığı engellemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması için ne tür yasal düzenlemeler gerekli?

 

Veli AĞBABA: Şu anda belediyelere yasa dışı uygulamalar yapılıyor. 31 Mart seçimlerinin sonucunu hazmedemeyen bir iktidar ile karşı karşıyayız. Türkiye’de Ak Parti kurulduğundan beri ilk kez seçim yenilgisi aldı. Bunu hazmedemiyor. Var olan kaynakları kısmaya çalışıyor. Paraları kesmeye çalışıyor. Hem hukuk sopasıyla iş yapamaz hale getirmeye çalışıyor.

 

Bürokratları korkutuyor. Belediye başkanlarına sopa gösteriyor. Yargı eliyle bunları yapıyor. Kendi ifadeleriyle SSK üzerinden belediyeleri silkelemeye çalışıyor. İş yapamaz hale getiriyor. Burada da olan vatandaşa oluyor. Ama Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler bahane üretmeden vatandaşa hizmet etmeye devam ediyor. Son yapılan ankette memnuniyet oranımız %58. Bu çok önemli bir başarı. Bu başarıda devam ediyor. Halka dokunan sosyal yardım yapan kentte herkesi birleştiren bir anlayışla belediyelerimizi yönetiyoruz.

 

Muhalefet partilerine yönelik baskılar ve ifade özgürlüğü konusundaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? 2025 Türkiye’sinde demokratikleşme adına en acil reform ihtiyacı nedir?

 

Veli AĞBABA: Yapılması gereken şey adaleti sağlamak yargı bağımsızlığını sağlamak. Bir siyasi partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına alınıyor. Ondan bir sonuç çıkmıyor Kayseri olaylarından tutuklanıyor. En önemlisi yargı bağımsızlığını sağlamak lazım. İktidar, FETÖ’den almış olduğu taktikle yargıyı terör unsuru olarak kullanıyor. Yargıda bir terör var. Yargı terörüyle bütün muhalefeti susturmaya çalışıyor. Hatırlayın 2013-2014 yaşanan Ergenekon ve balyoz olaylarını. Bu olanlar o durumların devamı gibi gözüküyor. Balyozda, Ergenekon da hem siyasileri hem gazetecileri hem askerleri tasfiye etmişlerdi. Aynı şekilde şimdi Ergenekon’un ve Balyozun yeni dalgalarıyla ülke susturulmaya çalışılıyor.

 

 

Uluslararası siyaset açısından bir sorumuz olacak. ABD’de seçimi önceki başkanlardan Trump kazandı. Bu durumda Ortadoğu’yu ve Türkiye’yi nasıl bir süreç bekliyor? Sizce bu yeni dönemde Türkiye-ABD ilişkileri nasıl şekillenecek? Süreç konusunda düşünceleriniz nelerdir?

 

Veli AĞBABA: Şimdi Trump kazanınca sanki Recep Tayyip Erdoğan kazanmış gibi bayram havası esti Türkiye’de. Tabi iki yüzlü bir siyaset. Bir taraftan Gazze’ye ağlayacaksınız. Bir taraftan da Gazze’nin yok edilmesini sağlayan İsrail’e büyük bir destek veren, şimdi de Gazze’yi boşaltarak tatil bölgesi yapan anlayışa sevinmek hakikatten iki yüzlü bir siyaset. Tabi Trump ile Tayyip Erdoğan’ın yaptığı siyaset birbirine benziyor. Hukuku tanımamaya çalışıyor. Yargı bağımsızlığını yok etmeye çalışıyor. Bugün evet dediğine yarın hayır diyor. Bizimkiler tabi Trump’un seçilmesinden çok memnun. Ama Trump ülkenin en büyük kırmızı çizgisi İsrail meselesi. ABD, İsrail’in Kudüs’ü başkent yapmasını tanıdı. İsrail, Arap ülkeleriyle İbrahim anlaşmasını yaptı. Bizimki çok karşı çıktı. İbrahim anlaşmasın ve Kudüs’ün başkent yapılmasına.

 

Şimdi de İsrail’e en büyük desteği veren taraf oldular. Netenyahu ABD’ye gittiği zaman Trump’un damadının evinde kalıyor. İki yüzlü bir siyaset var. Ülke maalesef özellikle 2011’den sonra Suriye ve İsrail meselesinde siyaset olarak büyük bir zig zag’lar yaşıyoruz. Kaşıkçı cinayetinden dolayı diziler yapıldı. Kitaplar yazıldı. Suudi Arabistan ile ilişkiyi kesitler. Sonra Suudi Arabistan ile barışmak için birçok şey yaptılar. Birleşik Arap Emirlikleriyle de aynı. Yakında İsrail ile barışmak için uğraşırlarsa kimse de şaşırmasın. Suriye’deki meselede aynı. Ülke maalesef dış politika anlamında da git geller ve zig zag’lar ile yönetilmeye çalışılan bir ülke pozisyonunda.

 

İsrail-Filistin gerilimi ve Gazze’deki durum konusunda Türkiye’nin tutumunu yeterli buluyor musunuz? Sizce Türkiye, bölgedeki barış sürecine nasıl daha etkin katkı sağlayabilir?

 

Veli AĞBABA: Bir taraftan İsrail ile ticareti yasaklayıp, el atından hale devam ediliyor. Giden gelen gemiler devam ediyor. İsrail’e karşı yapmış olduğu en büyük tedbir Kola ve kahve şirketlerini yasaklamak oldu. Ben daha öncede söyledim. Ak Parti’ye helal olsun. Bu kahve şirketi yasaklanınca ABD’nin de Netenyahu’nun da dizleri titredi. Tam bir komedi. İç politikaya yönelik hareketler bunlar. İç politikaya burada ağlıyorlar. Ama diğer taraftan İsrailli askerlere içlik gönderiyorlar. Kudüs’ün etrafındaki, Mescid-i Aksanın etrafındaki tel örgü Türkiye’de üretiliyor ve gönderiliyor. İki yüzlü bir siyaset.

 

Suriye ile olan ilişkilerde, Özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Kılıçdaroğlu döneminde de defalarca belirttiği normalleşme ve ortak bir dil kurulması konusunda çeşitli ifadeleri vardı. Suriye ile bu normalleşme sürecinde Türkiye’nin özellikle Suriye’de askeri varlığını sürdürmesi ya da genişletmesi, Türkiye’nin uzun vadede politikalarına uygun mudur değil midir?

 

Veli AĞBABA: Mesele biraz karmaşık bir hal aldı. Daha Suriye’de ne olacağı belli değil. Nasıl bir yönetim olacağını kimse bilmiyor. Oradaki iç karışıklık devam ediyor. Bir taraftan Dürziler özerklik ilan ediyor. Diğer taraftan Kürt meselesi var. Bizi ilgilendiren en önemli meselelerden biri Kürt meselesi. Orada nasıl ilerlenecek? Öcalan ile olan pazarlık nereye gidecek? Öcalan PKK’ya silah bırakın deyince Türkiye orada nasıl ilerleyecek? bunlar karmakarışık ve belirsiz konular. Her zamanki gibi Öcalan’la 1 yıldır görüşüyorlar. Anlaşılıyor ki arada bir pazarlık yaşanıyor. Ama kamuoyunun bir haberi yok. Kamuoyunun haberi olmayan 2013’te yaşadığımız milletin kabul etmeyeceği bir çözüm önerisi sunmazlar inşallah. Türkiye bunu ikinci kez kaldıramaz. Tabi Türkiye’nin askeri varlığının orada bulunması doğru. Suriye’nin o karmaşık yapısı hala devam ediyor. Devlet yönetimi de yok. İzleyip bakmak gerekiyor.

 

Son dönemde rejim değişikliği ve eksen kayması olarak yorumlanan yeni anayasa tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz? Sizce mevcut anayasada değişiklik yapılması gereken en kritik maddeler hangileri? Muhalefet olarak bu sürece nasıl dahil olacaksınız?

 

Veli AĞBABA: Anayasayı uygulamayan bir iktidar ile anayasa masasına oturmayız. Anayasayı uygulamayan adeta Anayasa Mahkemesine darbe yapan yargı kararları tanımayan bir iktidar ile anayasa masasına oturulmaz.

 

Türkiye’nin en önemli özelliklerinden bir tanesi genç nüfusunun olması. Ancak gençlerin umutsuzluğu ve beyin göçü konusu hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de gençleri geleceğe dair umutlandırmak için ne tür somut politikalar geliştirilmelidir? Sizin düşünceleriniz nelerdir?

 

Veli AĞBABA: Türkiye’de gençlerin en büyük meselesi liyakat meselesi. Hükümetin söz verip vazgeçtiği mülakat meselesi. Ak Partili, MHP’li CHP’li tüm gençlerin de güveni yok. Yani dayın yoksa kamuda görev alamıyorsun. Dayın yoksa kamuda işe giremiyorsun. Bu meseleyi çözmek gerekiyor. KPSS, Ecevit’in ülkeye getirdiği en büyük iyiliklerden birisidir. KPSS girecek çocuklar, fakirin fukaranın yoksulun en büyük torpili KPSS’di. Bu yok edildi. Şimdi mülakat getirildi. Bunu baştan kaldırmak lazım. Gençlere umut sağlayacak demokrasi ve özgürlüktür. Siz bir tweet attı diye gençleri tutukluyorsanız, tweet attı diye insanların özgürlüğünü yok ediyorsanız, Üniversitelerin bağımsızlığını yok ediyorsanız gençler burada kalmaz. Gençleri %76’sı sanırım rakam buydu. Fırsat bulduğu anda yurt dışına çıkmak istiyor. Bu durumu ortadan kaldıracak işler yapmak gerekiyor.

 

Muhalefet partileri arasında iş birliği süreci nasıl ilerliyor? Gelecek seçimler için muhalefetin ortak bir strateji belirleme şansı var mı? Muhtemel bir erken seçimde Cumhurbaşkanlığı konusunda Çatı Aday desteği noktasında yeni bir ittifak modeli mümkün mü?

 

Veli AĞBABA: Biz bu Türkiye İttifakı meselesini yerel seçimlerde başarılı olduğunu gördük. Aynı şekilde toplumun tüm kesimlerini kucaklayan anlayışla devam ediyoruz. Tabi ki muhalefet partileriyle oturup bir araya geliyoruz. En son kayyım meselesinde hep beraber bir kanun teklifi verildi biliyorsunuz. İstişareler devam ediyor. Ama bu süreçte muhalefeti kucaklayacak onlarında sesi olacak bir siyaseti izleyeceğiz. Cumhurbaşkanı adayını belirledikten sonra, cumhurbaşkanı adayımız diğer siyasi partilerle görüşecek. 31 Mart bizim için iyi bir örnek ve biz bu iyi örneği sürdüreceğiz.

 

Son soru olarak yurttaşlarımıza, gerek Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendi vizyonu gerekse önemli bir milletvekili olarak sizden umut vaat edici bir görüş aktarmak isteriz. Sizin gelecek vizyonu hakkında Türkiye’deki vatandaşlarımıza önerileriniz ve bu konuda mesajlarınız nelerdir?

 

Veli AĞBABA: Bize inanlara son olarak söyleyeceğimiz şu. Her türlü baskıya sindirmeye rağmen hala anketlerde Türkiye’nin birinci partisiyiz. Biz muhalefet partisi değiliz. Şu an Türkiye’nin birinci partisiyiz. Hem yerel seçimlerde aldığımız oy itibariyle hem de tüm anketlerde özellikle son yapılan anketlerde %5,5 civarında Ak Parti’nin oylarının önündeyiz. Adayımız Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıyor. Hiç merak etmesinler. Yapılacak ilk erken seçimde Türkiye’de tekrar herkesin özgür olduğu herkesin mutlu olduğu bir Türkiye’yi yaratacağız. Hiç merak edilmesin.

 

Türkiye’nin iç ve dış politikadaki kritik meselelerine dair CHP’nin önemli isimlerinden Sayın Veli AĞBABA’ya kamuoyunun bilinçlenmesi ve sağlıklı bir tartışma ortamı oluşması açısından büyük önem taşıyan sorular aktardık. Yaptığımız bu röportajın, kamuoyuna farklı bakış açıları sunarak demokratik tartışma kültürüne katkı sağlayacağına inanıyoruz.  Sayın AĞBABA, yoğun gündeminiz arasında bize zaman ayırarak sorularımızı yanıtladınız. Değerli yorumlarınız ve analizleriniz için tekrar teşekkür ederiz.

 

Veli AĞBABA: Ben de size değerli ziyaretiniz için çok teşekkür ediyorum. Görevlerinizde başarılar dilerim.

 

 

Röportaj: Doç. Dr. Mustafa AYDEMİR

Yayınlanma: 10.03.2025 11:38