Fransa'da Başbakan Lecornu'nun istifası sonrasında siyasî kriz daha da derinleşti. Ülke hükümet krizinden rejim krizine doğru sürüklenirken gözler Cumhurbaşkanı Macron'a çevrildi.
Fransa'da Başbakan Sebastien Lecornu'nun görevde daha bir ayı dolmadan ve sunduğu kabine bir gününü çıkarmadan istifa etmesi, Fransa'da aylardır süren siyasî krizi daha da derinleştirdi.
Lecornu'nun Pazar akşamı açıkladığı kabine ittifak partilerinden de muhalefetten de destek alamayınca Başbakan dün sabah istifasını açıklamış ve kabine listesi, modern Fransa tarihinin en kısa süreli hükümeti olmuştu.
Fransa şu an, modern hükümet sisteminin kurulduğu 1958'den bu yana en derin siyasî krizin içine saplanmış durumda. Krizin kökeni, geçen yıl Haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine dayanıyor. AP seçimlerinde aşırı sağcı Marine Le Pen'in Ulusal Birlik (RN) partisi yüzde 31,37'lik oy oranıyla Fransa'da birinci parti olarak çıkınca Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron meclisi yeniden oluşturmak için erken seçim ilan etmişti.
Böylece mecliste hiçbir partinin çoğunluğa sahip olmadığı, Macron'un muhalifleriyle dolu ve halen süren yamalı bir tablo oluştu. Fransız yönetim sistemi ise güçlü meclis çoğunluğuna sahip güçlü bir cumhurbaşkanı için tasarlanmış bir sistem. Mevcut tablo ise sürekli değişen başbakanlar ve partiler arası güç savaşlarından oluşuyor.

Macron'un seçenekleri kısıtlı
Gözler Cumhurbaşkanı Macron'un şimdi ne yapacağında. Aslında Macron'un seçenekleri sınırlı. Ya Lecornu'yu yeniden başbakanlığa atayacak ya yeni bir ismi başbakanlığa getirecek ya erken seçime gidecek ya da istifa edecek.
Macron şimdilik ilk seçeneği değerlendiriyor gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı Lecornu'ya diğer siyasî partilerle görüşmeler yapması ve bir eylem planı oluşturması için Çarşamba akşamına kadar süre verdi. Lecornu, "tüm siyasî güçlerle nihai istişarelerde bulunacağını" açıkladı.
Ancak Lecornu'nun bir hükümet oluşturmayı başarıp başaramayacağı, oluştursa bile azınlıkta bulunduğu meclisten güvenoyu alıp alamayacağı belirsiz. Macron'un Lecornu'yu istişarelerle görevlendirmesini sadece zaman kazanma hamlesi olarak değerlendirenler de var.
Macron'un Lecornu yerine başka bir ismi Başbakan ataması durumunda atayacağı kişi, cumhurbaşkanlığı döneminin sekizinci, bu yılın üçüncü başbakanı olacak. Bu da Fransa'nın itibarı açısından olumlu bir tablo sunmuyor. Ayrıca hükümetin güvenoyu alacağının ya da göreve başladıktan sonra düşürülmeyeceğinin garantisi yok.

Erken seçim ya da istifa
Mevcut krizde giderek daha öne çıkan iki seçenekse erken seçim ya da istifa. 2024'teki erken seçim kararı geri tepen Macron bir erken seçim daha istemiyor. Ayrıca olası bir erken seçimin en çok aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisine yaraması ve RN lideri Marine Le Pen'in meclisteki gücünü daha da artırması söz konusu.
Macron için son seçenekse istifa. Ancak Macron iki görev döneminin ardından 2027'de bir daha cumhurbaşkanlığına aday olamayacak ve görev döneminin sonuna kadar koltuğunu terk etmek istemiyor. Şimdiye kadar istifa çağrılarını reddeden Macron'un üzerindeki baskı şimdiye kadar hiç olmadığı kadar arttı.
Erken seçimlerden hükümet oluşturacak bir çoğunluk çıkmaması durumunda siyasî krizin bir rejim krizine dönüşmesi riski var. Bu da Macron'un cumhurbaşkanı olarak meşruiyetinin sorgulanmasına yol açabilir.
DW