Geleneklerden farklı olarak, iki günlük liderler zirvesi ana konferans ve müzakerelerden önce bugün başladı.
Devlet başkanları da dahil olmak üzere yüzden fazla ulusal delegasyon, bu yıl Birleşmiş Milletler öncülüğünde düzenlenecek iklim görüşmeleri için Amazon yağmur ormanlarının derinliklerinde bir araya gelecek.
COP30, Amazon'a büyük oranda ev sahipliği yapması nedeniyle seçilen Brezilya'nın Belem kentinde 10-21 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek.
Bu yılki etkinlik, küresel iklim müzakerelerinin başlamasının 30. yıl dönümünü işaret ediyor. İklim eylemi için çerçeveyi belirleyen tarihi Paris Anlaşması'nın imzalanmasından 10 yıl sonra gerçekleşiyor.
Cumhurbaşkanları ve başbakanlar resmi konuşmalarını yapacak ve on binlerce müzakereci, lobici ve aktivist şehre gelmeden önce ikili görüşmeler yapacak.
Bu tür toplantılar, liderlerin ülkelerinin taahhütlerini yeniden teyit etme ve birbirlerine hesap sorma fırsatı sunması bekleniyor.
Dünya Liderleri Zirvesi'nde ayrıca, enerji geçişi ve her ülkenin emisyonlarını nasıl azaltmayı planladığını özetleyen Ulusal Katkı Taahhütleri (NDC'ler) gibi iklim sorunları üzerine yuvarlak masa tartışmaları da yapılacak.
LOJİSTİK ZORLUKLAR
Konferans programının yeniden düzenlenmesi, bu tür büyük bir toplantıya ev sahipliği yapmak için tasarlanmamış uzak bir liman kenti olan Belem'in üzerindeki yükün farkına varıldığını gösteriyor.
Bazı ülkeler delegasyonlarının sayısını azaltmayı tercih ederken, diğerleri ise zirveye hiç katılmama kararı aldı.
Bu pratik zorlukların ötesinde, zirve siyasi engellerle de karşı karşıya.
Birkaç önemli oyuncu, küresel sıcaklıklar rekor seviyelerde artmaya devam etmesine rağmen birbiriyle çakışan öncelikler ve iklim diplomasisine olan siyasi ilginin azalması nedeniyle etkinliği kaçırıyor.
Özellikle ABD'nin yokluğu dikkat çekiyor.
Başkan Donald Trump, ülkeyi Paris Anlaşması'ndan çekmiş durumda – bu kararın kesinleşmesi bir yıl sürecek – ve Washington'un COP30'daki rolü büyük ölçüde azalmış durumda.
Eylül ayında BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Trump, iklim değişikliğini dünyanın “en büyük dolandırıcılığı” olarak nitelendirdi.
Bu yokluk, Çin'in iklim müzakerelerinde daha belirgin bir liderlik rolü üstlenmesinin önünü açabilir.
Dünyanın en büyük emisyon kaynağı olan Çin, 2035 yılına kadar sera gazı emisyonlarını en yüksek seviyenin %7 ila %10 altına düşürmeyi taahhüt etti.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Eylül ayında ülkenin ulusal iklim planını açıklarken, küresel temiz enerji geçişine karşı hareket eden “bazı ülkeleri” de eleştirdi.

İKLİM HEDEFLERİ
Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inacio Lula da Silva da dahil olmak üzere çeşitli liderler, bu zirvenin ülkeleri hesap vermeye daha fazla odaklanması gerektiğini belirtti.
Lula Salı günü çeşitli haber ajanslarına verdiği röportajda, “Konuşma yeter, şimdi tartıştıklarımızı uygulamaya koymalıyız” dedi.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yıllık konferansa katılacağını onaylayan dünya liderleri arasında yer alıyor.
Zirvenin gündemi, katılan ülkeler için hala zorlu.
Ülkelerin, 2035'e kadar uzanan yeni ulusal iklim hedeflerini açıklamaları, hükümetlerin rotadan sapmamalarını sağlamaları ve önümüzdeki on yıl için küresel hedeflerin tonunu belirlemeleri bekleniyor.
Çoğu hükümet, Paris iklim anlaşması kapsamında gerekli olan NDC'lerini sunma konusunda geride kalmış durumda. COP30'dan sadece iki ay önce, 195 tarafın sadece 47'si hedeflerini kesinleştirmişti.
Delegeler, geçen yıl Azerbaycan'ın Bakü kentinde, 2035 yılına kadar gelişmekte olan ülkeler için yıllık en az 300 milyar ABD doları kaynak yaratılması konusunda varılan anlaşmanın ardından, iklim finansmanı için net bir yol haritası çizme konusunda artan baskı ile karşı karşıya kalacaklar. Eleştirmenler, bu rakamın hala ihtiyaç duyulan miktarın çok altında olduğunu söylüyorlar.
Gözlemciler, fosil yakıtların kullanımının aşamalı olarak sonlandırılması, yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması ve iklim felaketlerinin en ağır yükünü şimdiden omuzlarında taşıyan ülkelerdeki kayıp ve hasarların finansmanı konusunda yoğun tartışmaların yaşanacağını öngörüyor.
Amazon'un arka planının, doğayı ve yerli toplulukları koruma çağrılarını güçlendireceğine inanıyorlar, ancak asıl sınav, liderlerin vaatlerini ilerlemeye dönüştürebilecek olup olmadıkları olarak düşünülüyor.
Channel News Asia